Göcek tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Geçmişinde Hyparna ve Kamche adlarıyla anılan Göcek, Karia ve Lykia medeniyetlerinin sınırını belirlemiş. Likya uygarlığının iki gelişmiş kenti Telmessos (Fethiye) ve Kaunos (Dalyan) arasında yer alan kıyı yerleşimi Göcek, tarihi ve doğal zenginliklerin ortasında kurulu. Likya Dönemi’nden günümüze ulaşan kaya mezarları, anıt mezarlar, hamam yapıları ve kalıntılar Göcek’in tarihi geçmişinin yansımaları sayesinde Antik çağlardan günümüze uzanan bu zengin tarih halen hissedilmektedir. Göcek'in şimdiki yerleşik nüfusu, 2022 verilerine göre 4.987'dir.

Yıllara Göre Nüfus GrafiğiNÜFUS2013201420152016201720182019202020212022









ErkekKadın47.6%52.4%
ToppingSlices
Erkek2,611
Kadın2,376
  • Erkek Nüfusu2.611
  • Kadın Nüfusu2.376









 Ailecek 22-26 Temmuz 2022 tarihleri arası için Göcek'te mavi bir tur yapmak üzere erken rezervasyonla Göcek Tekne & Yat Kiralama - Kiralık Tekne ve Yatlar - viravira.co sitesinden en üstteki Guleti kiraladık.  Manisadaki evimizden çıkıp arabayla saat 16.00'da yola koyulduk, karnımız acıkınca Aydın Çinelim Mola Park'ta nefis yemeklerin midemizi tok tutmasıyla biraz daha ilerledikten sonra Gülağzı Ula/Muğla'daki bir benzin istasyonunda durduk ve arabada uyuduk. Sabah 5 sularında dinç bir şekilde yeniden yoldayken Namnam Köprüsünden, Göcek Tünelinden geçip saat 06.30'da Skopea Marina'ya zincirledik. Kıyıda kilim serip peynir, zeytin, domates ve çayımızla kendimize geldik ve kaptanımızla iletişime geçene dek, her açıdan doğasına hayran bırakacak Göcek'i marina kıyısında yürüyerek bir ucundan keşfini yaptık. 

Sevgili okur Bodrum, Marmaris, Fethiye, Akyaka'yı gezerken, överken doğa güzelliğiyle buzdağının görünmeyen devasa yüzü Göcek'e de uğramanızı yazımın başından itibaren oldukça tavsiye etmek istiyorum. Sizlere niye tavsiye ettiğimi, birazdan Göcek üzerine bahsedeceklerim vesilesiyle kendinize sebep bulabilirsiniz. Kaptanımızla Göcek Marinada buluştuk ve 3 gece 4 günlük turumuz için koca bir market arabası alışveriş yapmamızın ardından Halikarnas Balıkçısı'nın da dediği "baştan başa masmavi gülüş olan denize" açıldık. 

 Adalar turumuza Göcek Adasının yeşiline doyup ilk olarak Yassıca Adalarıyla başladık. Göcek Körfezi'nde yer alan, küçük adalardan oluşan bir takımadadır. Tekne turizmi ve denizci- likte popüler bir noktadır ki bizim gibi pek çok aile de kiralık teknelerle oradaydılar, kalabalık tur teknelerini daha saymıyorum bile. Eşsiz doğası ve turkuaz renkte berrak suyuyla güzel koyları bulunmaktadır. Ne bakmaktan ne yüzmekten kendiniz kendinizi alamazsınız. İlk kez deniz üstü akşam yemeğimizi güneş batarken yedik. Benim için en güzel sabah uyanması olacağın olacağını bilmeden geceyi geçirmeyi tercih ettik.               


Uyanır uyanmaz rotamızı az ilerdeki Tersane Adasına çevirdik. Adanın en dikkat çekici özelliği tarihi bir tersane, antik tiyatro kalıntılarına ev sahipliği yapmasıdır. Adanın turistik boyutuna tarihi bir değer katmaktadır. İnanın, adada gezinti yaparsanız o dokuma atölyeleri ve lahitlere doğru adımlarınız sizi antik döneme taşıyacak. Çünkü adadaki antik tiyatro kalıntıları, Likya döneminin izini kiliseler ise Bizans döneminin izlerini taşımaktadır. 

Domuz adası karaya çok yakındır, kısmi bir deniz yolu kayık gibi ulaşım araçlarıyla aşılabilinir. Biz Tersane Adasından sonra ona çok yakın kardeş adası olan Domuz Adasının suyu cam gibi kristal berrak olan Akvaryum Koyu'na uğradık. Öyle ki balık ve diğer deniz canlıları adeta suyun altında izlenebilir olduğundan dalış ve şnorkelle yüzme tutkunlarının uğrak noktasıdır. Bu koyda benim için doyasıya yüzmek çok keyif vericiydi. Kardeşim, kaptanın öğrettiği basit taktik olan kancalara ekmek takarak halbuki yemesek de beş on tane balık tuttu. Denizde olduğu gibi ada canlılarının da hatrı sayılır bir nüfusu vardı. Eşek, tavşan ve sansarı bizim gibi sizlerin de görmesi mümkün. Bu koyda sabahlamaya karar verirseniz güvertedeki güneşlenme minderlerinde huzurlu ve serin bir manzaraya doğru uykuya dalarsınız.




Sabah Akvaryum Koyu'nda teknede kahvaltımızın ardından biraz daha suyun derinliklerinin tadına daldıktan sonra maviliklere açıldık daha  görülecek güzel koylar vardı ve bizim bugün son gecemizdi. 
Gözleri ve günü dolduracak hayranlık uyandıran Bedri Rahmi Koyu ,ilk ismiyle Taşyaka Koyu, hakkında bilgi verebileceğim ilk detay,  1974 yıllında ünlü yazar Bedri Rahmi Eyüboğlu bu koya gelir ve burada bulunan büyük bir kayaya balık resim yapasıyla Bedri Rahmi Koyu olarak anılmaktadır. Aslında göründüğünden fazlası resimde sadece balık yoktur, dikkatli incelenirse gizlediği 6 tane hayvanı görebilirsiniz.  

 
 Koy, turkuaz rengi suyu ve berraklığıyla birlikte tarihi ev sahipliğiyle Göcek'in göz bebeğidir. Koyun hemen kuzeyinde, Karya Antik Kenti'nin güney sınır ucu bulunuyor. Biz trekking yapamadık lakin başınızı kaldırırsanız ve çam ile zeytin ağaçları ile kaplı dik yamaçlara baktığınızda antik kaya mezarlarını görebilirsinizKoyu'n tarihi Bizans yapıları, lahitlerle bezeli hatta mezarların bazısı yamaçlarda güvercin kayası şeklinde. Daha içerlerde yüz binlerce yıllık antik kentin kulesinden kalıntılar ve büyük bir sarnıcı barındırıyor. Sığ ve suyu ılık suyunda yüzdükten sonra tura devam ettik.
   
Kaptanımız, biz yüzmede pek bilgili olmadığımızdan tekneyi sığ sularda zincirledi ve ailece bir tatil istediğimizden ötürü kalabalık koylardan sakine yönlendirdi. Örneğin Kleopatra Koyu içerisinde hamam kalıntıları dışında bir de Bizans Manastırı kalıntıları bulunmaktadır. Bir rivayete göre şehrin kralı tarafından “deniz banyosu” olarak inşa edildiği söylenen hamamın, Kleopatra ile ilgisi bulunmayabilir. Sadece güzelliğinden dolayı Kleopatra Koyu diye adlandırılmış da olabilir. Yalnız denizden ulaşılan koyun kara kısımları oldukça derindir. Bu yüzden çocukların ve yüzme bilmeyenlerin hamam kalıntılarına çıkması tehlikeli olduğundan duramadık.
Tatilimiz Göcek'i keşfederek çok huzurlu ve keyifliydi. Bir daha hakkım olsa çekinmeden severek giderim ve gitmenizi mutlaka öneririm. Kim bilir belki bu sefer rastlaşırız bu tarihi sularda.

 Akşam yemeğiyle tok, dalgaların ritmik vuruşuyla stresten yoksun olduğumuz son gecenin garip hüznüyle gözlerim sahil taşları gibi nemli olan gözlerimi karanlığa yumdum. Sabahın ilk ışıklarında teknenin zincirini çözmede yardım ettim ve marinaya dönüşümüzde edilen kahvaltıda sanki masada 12 adaları yemişim gibi karnımın amansız tokluğuyla baş edemedim. Burada günler doğurup batırdıktan sonra eşsiz bir gökyüzü bizi yine beklermişçesine uğurluyordu. Daha sonra mutlaka sevdiğimle bulunacağım söz verdim dağına denizine Göcek'in ama yolumuz Antalya'ya uzanmaktaydı. Keyfimin yerinde olduğu gezilerimi en yakın zamanda biriktirip sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağım, şimdilik görüşmek dileğiyle hoşça kalın gezginler.




 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar